14 Ocak 2012

yazmalı

okumayı bırakıp yazmalı.durmadan dinlenmeden yazmalı hemde.kim beğenecek diye düşünmeden fütursuzca yazmalı. en mükemmel bir kitabı bile beğenmeyenler bulunabilirken bu sorunun sorulması ne kadar saçma. herkesin bir fikri var. ortak payda bulmak zor. ben bile en mükemmel diye sınıflandırabiliyorsam değersiz bulunması neden imkansız olsun. neyi bilmek istiyorsun? kalemime neler döküleceği neden bu kadar önemli senin için. evrensel bir hayat yaşarken, benzer acılar, aynı sevinçler.. hala neyi merak ediyorsun? bir de ilk cümleleri okurken aklıma geldi. yazdığın bitmeden başa dönüp okumamalı. yarım kalan yazıları da tamamlamaya çalışmamalı. malı malı meli bu kadar koşul varken yazmamalı.
 yazacak bir şeyim yokki benim. neyi yazayım? fikirlerim var evet düşünebiliyorum. duygularım da var hissediyorum. cümle kurmayı da biliyorum. konuşurum anlatırım ama yazamıyorum işte.içimde bıkkınlık,  tembellik, aman sendecilik. hep uyusam. fiziksel ihtiyaçlarımı gidermek için kalksam yaşayabilmem için sonra yine uyusam. ruhum uyuyor zaten. düşüncelerim de uyusun. içimi kaplayan bu huzursuzluğa bir çare bulamıyorum. gülümseyeyim diyorum sık sık. sonra onu da unutuyorum. zaman çok hızlı ilerliyor. boşlukta gibiyim. günler bana değmeden yanımdan geçiveriyor. hep dünde kalıyorum ve dün neresi onu da bilmiyorum. kalbim aşkla dolu ama gülümseyemiyorum. aklım öfke nöbetleri geçiriyor. öfkem nefrete dönüşmeye başladığında korkuyorum. yalnızlığımla yüzleşmeliyim.kendi kendimi besleyebilmeliyim. bırakın ağlıyım. yanımda durup teselli edin beni. neden herkes beni anladığını söylüyor? her şey bu kadar basitse ben niye debeleniyorum? değişime hazırım ama kolay yollardan gelsin. canımı acıtmasın.  (  yazının burasında uyudum evet uyuyakaldım. yarım saat. gelebileceğim son noktadayım )

Hiç yorum yok: