17 Aralık 2011

Cumartesi..

Dinlenme zamanım. Bu hafta sonunu evde oturarak sadece istediğim şeyleri yapmak ve dinlenmek için kendime ayırdım. Dün aldığım iki kitap bu tembel zamanlarımda bana eşlik edecekler. Birine başladım bile. Virginia Woolf  'Kendine Ait Bir Oda' .Ne muhteşem cümleler onlar! Anlamak için aklın zorlanması gerekenlerden. Kadınlara, "para kazanın,kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!" diyor. Erkek egemenliği altında sindirilmiş kadınların, günyüzüne çıkamayan hazineleri artık suskunluk bozulup, bir cesaret ve kendine güvenle haykırmalı beyaz kağıtlarda. Görülsün ki en büyük dehaların cinsiyeti erkek değil. Duygusal zekaları bu kadar gelişmiş, dipte köşede saklanmış her bir detayı bu kadar ustalıkla zorlanmadan çıkarabilen bir yaratık, varoluşundan beri biriktirdiği acılarını,mutluluklarını, ikinci sınıf  vatandaş olduğuna inandırılmış kimliğinde bastırdığı düşüncelerini, güçlü ve korkak yanlarını ve zekasını yazmalıdır artık. Feminist bir düşünce ürünü olarak ya da eşitlik mücadelesi sonucu değil ben de varım olgusunu kendine ispat etmek için yazmalı önce. Sonra yol açılsın da  sadece erkeklere ilham periliği yapmanın yanında düşünme yeteneğini de  (hem de sınırları zorlayacak kadar) gösterebilsin. Yazalım ama önce Virginia Woolf okuyup sonra yazalım.
 İkinci kitabım Charles Bukowski 'Pis Moruğun Notları'. Kendine Ait Bir Oda'dan sonra açılmış zihnimin içine dolmayı bekleyen 176 sayfa. Ben o Pis Moruğu da seviyorum. Bu hafta sonu bir de iyileşmeyi umut ediyorum. Zira haftanın yorgunluğu bünyemde hastalık belirtileri göstermeye başladı. Limonlu adaçayı takviyelerim işe yaramalı! Ankara'nın soğuğu iliklerimi dondurdu çözülmeleri gerek. (bir de dün oynadığımız yer  tiyatro sahnesi değil buz dolabıydı sanki) Son olarak Virginia Woolf'un  kocasına yazdığı intihar mektubunu paylaşmak istedim.Okunduktan sonra ruhuna iyi dilekler bir kez daha gider belki diye..
Sevgilim,
Yeniden delirmek üzere olduğumdan eminim.O korkunç dönemlerden birine daha göğüs gerebileceğimizi sanmıyorum.ve bu sefer toparlanamayacağım da.
Sesler duymaya başladım.Dikkatimi bir şey üzerinde toplayamıyorum.Ben de yapılabileceklerin en iyisi gibi görünen şeyi yapıyorum.Sen bana mümkün olan en büyük mutluluğu verdin.Birisi başkası için ne yapabilirse, hepsini yaptın.Sanmam ki başka iki kişi bizden mutlu olmuş olsun, bu korkunç hastalık gelene kadar.Artık onunla mücadele edemiyorum, hayatını zehir ettiğimi biliyorum, ben olmasam çalışabilirdin ve biliyorum ki çalışacaksın. Görüyorsun ya, bunu bile doğru dürüst yazamıyorum. Okuyamıyorum.Söylemek istediğim şu, hayatımın bütün mutluluğunu sana borçluyum.Bana karşı hep sabır gösterdin ve inanılmayacak kadar iyiydin.Bunu söylemek istiyorum-bunu herkes biliyor-biri beni kurtarabilseydi eğer, o sen olurdun.Senin iyiliğinin kesinliği dışında her şey benden gitti artık.Hayatını daha fazla zehir edemem.Sanmam ki başka iki kişi bizim olduğumuz kadar mutlu olsun.

Hiç yorum yok: